Contemporary Istanbul’un ilk edisyonundan bugüne, 20 yılda en çok gurur duyduğunuz an ya da kırılma noktası hangisi oldu?
20 yılda Contemporary Istanbul, ülkemizin ve dünyanın önde gelen ‘yumuşak güç’ markalarından biri haline geldi. Tersane İstanbul ile olan güç birliğimiz stratejik açıdan İstanbul halkı adına büyük bir adım oldu. Her yıl daha ileriye taşıdığımız Contemporary İstanbul’u bugün Tersane İstanbul’un tarihi dokusu içinde gerçekleştirmek, İstanbul’u dünyada eşsiz bir konuma yerleştirdi. Bu tarihi alan, İstanbul’un kültürel katmanlarını sadece sergi mekanı olarak değil aynı zamanda İstanbul halkı için bir anlatı olarak da görünür kılıyor. Tersane İstanbul ile gerçekleştirdiğimiz güç birliği sayesinde, İstanbul’u ve Haliç’in cazibesini yanımıza alarak; 20. yılımızda da güçlü bir kültürel etkileşim ağı kurmayı arzuluyoruz.
İstanbul’da bir çağdaş sanat fuarı düzenlemek 2005’te nasıl bir cesaret gerektiriyordu, bugün nasıl bir anlam taşıyor?
2005 yılında İstanbul’da çağdaş sanat üzerine uluslararası bir fuar hayata geçirmek o dönemin koşullarında oldukça güçtü. Türkiye’de çağdaş sanat henüz geniş kitlelere ulaşmamıştı; altyapı sınırlıydı, sanat piyasası emekleme dönemindeydi ve uluslararası bağlantılar oldukça zayıftı. Ancak biz, İstanbul’un kültürel derinliğine ve yaratıcı enerjisine güvenerek bu adımı attık. Amacımız, sanat aracılığıyla İstanbul’u dünyayla buluşturacak bir etkileşim ağı oluşturmaktı. Bugün geldiğimiz noktada, bu cesur başlangıcın ne kadar anlamlı bir dönüşüm başlattığını net biçimde görebiliyoruz.
Contemporary Istanbul, Türkiye sanat ekosisteminde nasıl bir dönüşüm yarattı?
19 yılda 1,2 milyondan fazla sanatseveri, 10 binden fazla sanatçıyı ve 1.600’ün üzerinde galeriyi ağırladık. Bu süreç sanatın toplumda yaygınlaşmasına, iş dünyasının sanata yaklaşmasına, her yaştan insanın sanatla bağ kurmasına vesile oldu. Bugün genç katılımcılardan akademisyenlere, kurumsal temsilcilerden uluslararası sanat medyasına kadar çok çeşitli bir kitleyle etkileşim kuruyor. Aynı zamanda Türk sanatçılar ve galeriler için bir etkileşim ağı işlevi temsiliyeti taşıyor. Yerel üretimin uluslararası standartlarla buluştuğu bu ağ sayesinde, birçok isim dünya çapındaki fuarlarda görünürlük kazandı. İstanbul’da kendi evinde bu deneyimi yaşamak, global sanat dünyasına açılmak için güçlü bir zemin sunuyor. Contemporary Istanbul’un bir diğer önemli katkısı ise düşünsel üretimi teşvik eden yapısıyla öne çıkması. CIF Dialogues gibi içerik odaklı programlar aracılığıyla sanatın sadece görsel değil entelektüel boyutları da tartışmaya açıldı. Dijitalleşme, koleksiyonerlik, kent kültürü gibi konular etrafında yürütülen bu diyaloglar, Türkiye’de sanatın düşünsel altyapısını da güçlendirdi. Contemporary Istanbul yalnızca eserlerin sergilendiği bir alan değil; sanat için bir dönüşüm merkezi.

20. yıla özel Focus America programı öne çıkıyor. Bu seçkinin arkasındaki düşünceyi biraz açar mısınız?
2024’te ‘Focus Spain & Latin America’ ile önemli bir başarı elde ettik. 2025’te Amerika’yı seçmemizin nedeni, dünya çağdaş sanat pazarının %42’sini temsil etmesi. Bu sadece ticari bir açılım değil, uzun vadeli kurumsal ilişkileri hedefleyen bir adım. New York, Los Angeles ve Kanada’dan 20 müzenin temsilcileri ve koleksiyonerler olmak üzere 117 özel misafiri ağırlıyoruz.
Contemporary Istanbul’un 20. yılına özel olarak hazırlanan Focus America bölümü, fuarın uluslararası vizyonunu pekiştiren stratejik bir seçim. Her yıl farklı bölgelerin sanat üretimini İstanbul’a taşıyarak kültürel etkileşim alanları yaratıyoruz; bu yıl ise rotamızı Amerika’ya çevirdik çünkü Amerika Birleşik Devletleri çağdaş sanatın hem üretim hem de düşünsel yönünü şekillendiren küresel bir merkez konumunda. Özellikle New York ve Los Angeles gibi şehirler, sanat dünyasında hem kurumsal hem bağımsız yapılarla belirleyici rol oynuyor. Bu kapsamda, dünyanın en prestijli müzelerinden temsilciler İstanbul’a geliyor; Brooklyn Museum, MoMA, Guggenheim ve Metropolitan gibi kurumların varlığı, fuarın uluslararası ağırlığını artırıyor. Aynı zamanda Amerika’nın farklı seslerini temsil eden galeriler Amanita, Revolver Galería, Leila Heller Gallery gibiçeşitli disiplinlerden ve yaklaşımlardan örneklerle bu seçkiyi zenginleştiriyor. Focus America’nın temel amacı, İstanbul’un kültürel diplomasi gücünü vurgulamak. Bu şehir, tarih boyunca doğu ile batı arasında bir geçiş noktası oldu; bugün ise çağdaş sanat aracılığıyla bu rolünü yeniden tanımlıyor. Amerika’nın dinamik ve çok yönlü sanat sahnesini İstanbul’un çok katmanlı kültürel yapısıyla buluşturmak, sadece estetik değil aynı zamanda düşünsel bir karşılaşma yaratıyor. 20. yıl için seçilen bu tema, fuarın geçmişini onurlandırırken geleceğe dair güçlü bir vizyon da sunuyor.
Contemporary Istanbul, bu yıl Lacma’dan, Sigg Art Foundation’a kadar güçlü kurumsal iş birlikleriyle öne çıkıyor. Bu ağlar İstanbul’u sanat dünyasında nasıl bir noktaya taşıyor?
Partnerlerimizle olan güç birliği, İstanbul’u küresel çağdaş sanat metropollerinden biri olarak konumlandırıyor. “Güç birliği” dediğimiz bu yaklaşım, İstanbul’un uluslararası sanat dünyasında üst sıralarda yer alması için kritik. Böylece hem nitelikli sanat üretimini görünür kılıyor hem de şehrin cazibesini ve enerjisini dünyaya taşıyoruz.
Contemporary Istanbul’un bu yılki edisyonunda ise öne çıkan uluslararası kurumlarla kurulan iş birlikleri, İstanbul’un sanat dünyasındaki konumunu daha da sağlamlaştıran bir gelişme. LACMA ve Sigg Art Foundation gibi prestijli kurumlarla yürütülen ortak projeler, fuarın yalnızca bir sergi alanı değil aynı zamanda kültürel üretimin ve düşünsel paylaşımın merkezi haline geldiğini gösteriyor. Bu tür güç birlikleri İstanbul’u, sanatın sadece izlenip tüketildiği bir şehir olmaktan çıkarıp yaratıcı süreçlerin ve küratoryal deneyimlerin paylaşıldığı bir laboratuvara dönüştürüyor. Örneğin Sigg Art Foundation’ın dijital sanat ve yeni medya odaklı seçkisi ya da BMW Art Car koleksiyonunun Türkiye’de ilk kez yan yana sergilenmesi İstanbul’un uluslararası sanat sahnesinde özgün bir pozisyon edinmesini sağlıyor. Bu küresel ağlar sayesinde İstanbul, farklı kıtalardan gelen sanat kurumlarını ortak bir zeminde buluşturuyor. Bu buluşmalar, yerel sanatçılar ve galeriler için yeni iş birlikleri ve görünürlük fırsatları yaratırken, uluslararası sanat çevreleriyle daha güçlü bağlar kurulmasına da olanak tanıyor.
Sizce İstanbul bugün küresel sanat haritasında nerede duruyor? Hedeflediğiniz yer neresi?
İstanbul, tarihsel birikimi, kültürel çeşitliliği ve çağdaş sanat üretimiyle zaten küresel haritada önemli bir konumda. Ancak hedefimiz İstanbul’u Art Basel ve Frieze gibi uluslararası merkezlerin yanında üst sıralara taşımak; dünyayı İstanbul’a davet eden bir sanat başkenti haline getirmek. İstanbul, bugün küresel sanat ekosisteminde kendine özgü bir konumda yer alıyor. Tarih boyunca farklı medeniyetlerin buluşma noktası olan bu şehir, kültürel çeşitliliği ve coğrafi konumuyla sanat için doğal bir çekim merkezi haline geldi. Contemporary Istanbul’un yıllar içinde yürüttüğü çalışmalar, bu potansiyeli çağdaş sanat aracılığıyla görünür kılmayı başardı. Artık İstanbul, yalnızca bölgesel bir etkinlik alanı değil uluslararası sanat takviminde yer edinmiş, merakla takip edilen bir konumda. Geleceğe dair hedefimiz ise bu konumu daha da ileriye taşımak.
İstanbul’un sadece eserlerin sergilendiği bir şehir olmasının ötesine geçerek sanatın üretildiği, tartışıldığı ve yönlendirildiği bir merkez haline gelmesini istiyoruz. Küratörlerin, sanatçılarının ve düşünce liderlerinin bir araya geldiği, yeni projelerin doğduğu bir yaratıcı laboratuvar olması bizim için öncelikli. Bu vizyonu gerçekleştirmek için uluslararası kurumlarla kurduğumuz iş birlikleri ve farklı coğrafyalara odaklanan Focus programlarımız büyük önem taşıyor. Her yeni edisyon, İstanbul’un küresel sanatla kurduğu bağı daha da güçlendiriyor. Sonuç olarak, İstanbul’un sanat dünyasında daha aktif daha üretken ve daha etkili bir rol üstlenmesini arzuluyoruz.
20 yıldır bu fuarı büyütürken sizi en çok motive eden şey ne oldu?
Contemporary Istanbul için başlıca motivasyonumuz, İstanbul’un kültürel potansiyelini uluslararası düzeyde tanıtma arzusu oldu. Bu şehir, tarih boyunca farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan ve enerjisiyle sanat üretimini besleyen bir konumda yer alıyor. Her yıl bu potansiyeli biraz daha görünür kılmak, en güçlü motivasyonlarımız arasında. Ayrıca, genç kuşaklarla kurduğumuz bağlar bu yolculuğun en canlı parçalarından biri oldu. Fuarı ziyaret eden sanat öğrencilerinin heyecanı, geleceğe dair umutlarımıza zemin oluyor. Üretimlerini desteklemek, yeni projelerle yollarını açmak, bu platformun uzun vadeli etkisini güçlendiren bir unsur haline geldi. Dünyanın farklı köşelerinden gelen sanat profesyonelleriyle kurulan temaslar, İstanbul’un yalnızca yerel bir merkez değil, küresel bir sanat rolü haline gelmesini sağladı. Bu etkileşimler, Türkiye’nin kültürel görünürlüğünü artırırken fuarın da bir diyalog alanı olarak değer kazanmasına katkı sundu. Özetle, beni en çok motive eden şey İstanbul’un yaratıcı enerjisini dünyaya taşımak, genç sanatçılara alan açmak ve bu şehri çağdaş sanatın uluslararası sahnesinde kalıcı bir rol haline getirmek oldu. Bu yolculuk, her yıl yeniden ilham veren bir deneyime dönüştü.

Sizce Contemporary Istanbul’u diğer uluslararası fuarlardan ayıran unsur nedir?
Contemporary Istanbul uluslararası sanat fuarları arasında farklılaştıran en belirgin özellik, tarih boyunca kültürlerin, fikirlerin ve estetik anlayışların kesişim noktası olmuş hem coğrafi hem de kültürel olarak eşsiz bir konumda yer alması. Fuar da bu çok katmanlı yapıyı bir avantaja dönüştürerek, katılımcılara yalnızca sanatla değil aynı zamanda şehrin ruhuyla da temas etme fırsatı sunuyor. Contemporary Istanbul’un ayırt edici bir diğer yönü ise içerik odaklı yaklaşımı. Sadece sanat eserlerini sergilemekle kalmıyor aynı zamanda farklı disiplinleri bir araya getiren, düşünsel üretimi teşvik eden bir platform olarak konumlanıyor. Focus programlarıyla farklı bölgelerin çağdaş sanat dinamiklerini İstanbul’a taşıyor, CIF Dialogues gibi içeriklerle sanatın toplumsal, teknolojik ve kültürel boyutlarını tartışmaya açıyor. Bu fuarı özel kılan şey, uluslararası standartlarda bir organizasyon sunarken İstanbul’un tarihsel derinliğini ve enerjisini yansıtabilmesi. Aslında Contemporary Istanbul yalnızca bir fuar değil kültürler arası etkileşimin, yaratıcı fikirlerin ve sanatsal keşiflerin buluştuğu özgün bir platform. Onu farklı kılan İstanbul’un çok yönlü kimliğiyle evrensel sanat vizyonunu bir araya getirebilmesi.
20. yıl için kişisel dileğiniz ya da hayaliniz nedir?
Dileğim, 20 yılda Contemporary Istanbul’un çok daha üzerine koyarak ilerlemesi, dünyayı İstanbul’a davet etmeye devam etmesi. İstanbul’un küresel sanat dünyasının ön sıralarında yer aldığı bir geleceği görmek en büyük motivasyonumuz.
www.contemporaryistanbul.com